Keytruda, Opdivo gibi ilaçların alınabilmesi için açılan dava ve olumlu sonuçlanan davalarla ilgili örnek içtihatlar

Yazıyı dinle

Yazının Son Güncellenme Tarihi 17/01/2024 by .

keytruda opdivo
  • *Keytruda, opdivo gibi kanser ilaçlarının reçete edilmesi halinde, bu ilaçlar SGK SUT ödeme listesinde olmadığı için devlet tarafından ödenmemektedir.
  • İş Mahkemesinde SGK aleyhinde açılacak davada tedbir tale edilerek ödenen ücretin iadesi istenebilmektedir.
  • İlerleyen zamana yayılacak şekilde her doz için ayrı tedbir kararı alınmaktadır.
  • Tedbir kararı ile, peşin ödenen ilacın tutarı hastaya iade edilse de ilgili dava devam etmektedir.
  • Bu tip davalara ilişkin örnek içtihatlardan bazıları aşağıda verilmiştir.
  • Davalar, maddi bir edimi ilgilendirdiği için davacı sıfatı taşıyan hasta ölse dahi mirasçıları ile devam etmektedir.
  • Dava, hastanın ölümüyle bitmemektedir. Reddi miras yapmamış mirasçılarının, yürümekte olan dava ile ilgilenmeleri gerekmektedir.
  • Davada, ölen davacının bir avukatı varsa, ölüm ile birlikte vekalet akti bittiğinden avukatın vekillik görevi bitmektedir. Mirasçılar avukata yeniden vekalet vermesi gerekir.
  • Eğer mirasçılar dava ile ilgilenmeyip davanın kaybedilmesine sebep olursa ödenen kanser ilaçları için aleyhlerinde icra takibi yapılabilecektir. Bu nedenle davanın takibi konusunda çok dikkatli olunması gerekmektedir.
  • Söz konusu davalar ile ilgili yargılama Bölge Adliye Mahkemesi istinaf safhası ile bittiğinden, bu davalara ilişkin yargıtay kararı yoktur. BAM kararı kesindir.

Biz ülkemizde bu ilacı ücretsiz alabilmek için dava açarken yabancı ülkelerde de bu ilacın yan etkileri nedeniyle tazminat davaları açılmaktadır. Buna ilişkin bir haber linki ektedir:

Türkiyede bu ilacın ücretsiz alınması için açılan davalar ile ilgili içtihatlar:

SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

7. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2020/1122

Karar Numarası: 2020/1489

Karar Tarihi: 06.10.2020

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı tarafından davalı kurum aleyhine açtığı ilaç bedellerinin kurumca ödenmesi ve kurum işlem iptali davasında tedbiren dava konusu ilaç bedellerinin dava sonuçlanıncaya kadar teminatsız olarak davalı kurum tarafından karşılanmasını talep ettiği mahkememizce 06/05/2020 tarihli kararlı talebinin kabulüne karar verildiği davalı vekilinin bu karara 08/06/2020 tarihli dilekçesiyle itiraz ettiği ve itirazın da mahkemece; “mevcut durumda meydana gelebilecek hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, davacının ilaçlarını temin edememesi durumunda ciddi zararın doğacağından endişe edildiğinden verilen tedbir kararının yerinde olduğu” belirtilerek itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Taraflar  arasındaki  dava  sonucunda  ihtiyadi tedbire itirazın reddine yönelik;

Davalı kurum vekili ; Teminatsız olarak ihtiyadi tedbir verildiğini, bahsedilen ilacın kurumun bedeli ödenecek ilaçlar listesinde olmadığını belirterek ihtiyadi tedbire itirazlarının kabulü ile yeniden hüküm kurulması belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.

Talep; Kanser tedavisi dolayısıyla davacıya kullandırılan keytruda isimli ilacın tedavi süresince kurulca karşılanması talepli davada ihtiyadi tedbire itirazın kabulüne ilişkindir.

Anayasa Mahkemesinin emsal nitelikte kabul edilebilecek 2020/23206 ve 2020/22945 başvuru numaralı kararlarında da belirtildiği üzere; ilaç bedelinin önce başvurucu tarafından ödenerek ilacın temin edilmesi ve sonrasında birtakım belgeler ile kuruma başvurması halinde bedelin başvurucuya geri ödenmesi şeklindeki uygulamanın başvurucunun hayatı ve sağlığı bakımından son derece önemli olan ilaca ulaşmasını ve tedaviye derhal başlamasını engellediği anlaşılmakla, ilaç bedelinin başvurucunun tedavisine derhal başlanmasını engelleyecek herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yargılama süresince ödenmesi gerektiği kanaati dairemizde de oluşmuştur.

Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK ‘nın  353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

İlginizi çekebilir:  Ceza duruşmalarında kafa karıştıran bazı şeyler hakkında bir derleme

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-İlk derece mahkemesi kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,

2-İstinaf yargılama giderlerinin başvuru sahibi üzerinde bırakılmasına,

3-İstinaf talebi reddedilen davalı harçtan muaf olmakla harç alınmasına yer olmadığına,

4-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, tarafların yokluğunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (duruşma yapılmaksızın), kararın niteliği ve niceliği itibariyle KESİN olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde, oybirliği ile  karar verildi.

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

33. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2019/101

Karar Numarası: 2019/135

Karar Tarihi: 30.01.2019

DAVACININ İSTEMİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının SGK’dan emekli olduğunu, bir süre önce akciğer kanseri teşhisi konulduğunu, tedavisi devam etmekte iken ABD’de çıkarılan Kyetruda isimli ilacı kullanmak üzere kuruma başvurduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın olumlu görüşüne rağmen Kurum tarafından ilaç bedellerinin karşılanmadığını, sağlık durumu ciddi olan müvekkilinin anılan ilacı sürekli kullanmakta olup ilaç kullanımı sonrasında hastalığında ciddi oranda iyileşme görüldüğünü, emekli olan müvekkilinin 3 haftada bir 23.000 TL ilaç bedelini ödemesinin mümkün olmadığını, Kurumun ilaç bedelini ödemeyerek hayatını tehlikeye attığını belirterek şimdilik 134.483,40.-TL’nin davalıdan tahsili ile ilaçların dava sonuna kadar kurum tarafından bedelsiz karşılanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

DAVALININ CEVABI:

Davalı SGK vekili; davanın reddini talep etmiştir.

HÜKÜM ÖZETİ:

İlk derece mahkemesi tarafından tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulüyle davacının tedavisinde kullanılan Keytruda adlı ilacın bedelinin ileride gerekirse sorumlusundan alınmak üzere ihtiyati tedbir yoluyla SGK tarafından karşılanmasına karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı SGK tarafından ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine ilişkin mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

GEREKÇE:

İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır.

Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.

Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararı verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir.

İlginizi çekebilir:  Uzaklaştırma kararı nasıl alınır?

Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde;

İlk derece mahkemesince tedbir kararının 16.04.2018 tarihinde verildiği, kararın tensip zaptı ile birlikte 03.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından 26.09.2018 tarihinde itiraz edildiği, 27.09.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında tedbire itirazın reddine karar verildiği, kararın 04.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 05.10.2018 tarihinde HMK 393.maddesine aykırılık, teminat, mahkeme yetkisi ve ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığından bahisle karara karşı istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.

Dosya kapsamına göre davacının akciğer kanseri olduğu, tedavisinin yapıldığı Onkoloji’nin bu ilacı reçete ettiği, Sağlık Bakanlığı tarafından da kullanımının uygun görüldüğü, ancak kurumun SUT listesi ek 4/A da bu ilaç bulunmadığından bahisle bedeli karşılamadığı, ilacın olumlu etkisinin doktor tarafından rapor edildiği, hayati tehlikesi bulunan davacı yönünden yasada öngörülen ihtiyati tedbir şartının oluştuğu, dava derdest olup ileride haksız çıkma ihtimalinde kurumun bedeli tahsil imkanının mevcut olduğu anlaşılmakla davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1-) Davalı Kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine,

2-) Kurum harçtan muaf olduğundan istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına,

3-) İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,

İlişkin, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 30.01.2019 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

7. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2020/1117

Karar Numarası: 2020/1490

Karar Tarihi: 06.10.2020

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı  vekili, davacının maruz kaldığı kanser hastalığı nedeniyle kullanmak zorunda kaldığı reçete edilen obdivo isimli ilacın karşılanmayacağına dair kurum işleminin iptali ile geçmişe ve geleceğe yönelik olarak reçete edilecek ilacın bedellerinin kurumca karşılanmasına ilişkin davada 06/07/2020 tarihinden itibaren reçete edilen ve tedavisinde kullanılacak ilacın dava süresince kurumca karşılanması için ihtiyadi tedbir talebinde bulunmuştur.

Davalı  vekili,  davanın   reddine  karar  verilmesini  talep   etmiştir.

İlk derece mahkemesince 10/07/2020 tarih, 2020/223 Esas sayılı dava dosyası üzerinden ek karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar  verilmiştir.

Davacı vekili; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacıya kanser tanısı konulduğu, dava konusu uyuşmazlıkta tehlikeye girenin bir mal değil bireyin yaşam hakkı olduğu, ihtiyadi tedbirin şartlarının tümüyle taşıyan böyle önemli bir konuda tedbir kararı verilmemesinin bireyin yaşam hakkına doğrudan müdahale olduğunun, dosyadaki evrakın tedbir için yeterli olduğu beyan ederek istinaf  yoluna  başvurmuştur.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının maruz kaldığı kanser hastalığı nedeniyle kullanmak zorunda kaldığı reçete edilen ilaçların SGK tarafından Genel Sağlık Sigortası (GSS)  kapsamında ödenmemesi kararının iptali ile kullanılan ilaç bedelinin karşılanması ve dava süresince davacının kullanmak durumunda olduğu ilaçların SGK tarafından GSS kapsamında karşılanması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine   ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde yer alan, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” yönündeki hüküm; davanın açılmasıyla, hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması olasılığı ve bu değişiklikler nedeniyle dava sonunda elde edilecek hükmün icrasının olanaksızlaşması veya güçleşmesini önlemek amacıyla, geçici hukuki koruma işlemleri kapsamında geliştirilen ihtiyati tedbir yöntemini düzenlemekte olup; ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir nedeninin ortaya çıkması da konunun temel koşullarındandır.

Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturmakta olup; yasal düzenlemedeki, ”uyuşmazlık konusu hakkında” kavramı da bu yöne vurgu yapmıştır.

İlginizi çekebilir:  Evlilik sözleşmesi nedir?

Diğer taraftan, geçici hukuki koruma önlemi kapsamında ihtiyati tedbir kararının içermesi gereken unsurları düzenleyen HMK 391. maddesinde, “(1) Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.

(2) İhtiyati tedbir kararında;

a) İhtiyati tedbir talep edenin, varsa kanuni temsilcisi ve vekilinin ve karşı tarafın adı, soyadı ve yerleşim yeri ile talep edenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,

b) Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı,

c) Tereddüde yer vermeyecek şekilde, neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verildiği,

ç) Talepte bulunanın, ne tutarda ve ne türde bir teminat göstereceği, yazılır…” hükmüne yer verilmiş olup; Anayasa’nın 141/3 ve HMK’nın 297. maddeleri gereğince, tedbire ilişkin kararların da, gerekçeli ve taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar yönünden yönünden, infazda tereddüde yol açmayacak açıklıkta olması gereği bulunmaktadır. (Yargıtay 21. H.D. 06.03.2013 t., 2013/3048 E.- 2013/4081 K.; 2013/3046 E.- 2013/4080 K.; 2013/3045 E.- 2013/4079 K.)

Anayasa Mahkemesinin emsal nitelikte kabul edilebilecek 2020/23206 ve 2020/22945 başvuru numaralı kararlarında da belirtildiği üzere; ilaç bedelinin önce başvurucu tarafından ödenerek ilacın temin edilmesi ve sonrasında birtakım belgeler ile kuruma başvurması halinde bedelin başvurucuya geri ödenmesi şeklindeki uygulamanın başvurucunun hayatı ve sağlığı bakımından son derece önemli olan ilaca ulaşmasını ve tedaviye derhal başlamasını engellediği anlaşılmakla, ilaç bedelinin başvurucunun tedavisine derhal başlanmasını engelleyecek herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yargılama süresince ödenmesi gerekir.

Dosya üzerinden yapılan incelemede; Dosyaya sunulan kayıt, belgeler, faturalar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,  yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği, bu hastalığın türü ve tedavinin gideri gözetildiğinde ilacın Kurumca karşılanmamasının davacıda hayati tehlikeye yol açabileceği anlaşılmakla; İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, 6100 sayılı HMK ‘nın 389 ve devamı maddelerine göre ihtiyati tedbir niteliğinde olmak üzere NİVOLUMAB etkin maddeli (OPDİVO) isimli ilacın bedelinin kesinti yapılmaksızın takdiren teminatsız olmak üzere tedbir başvuru tarihi olan 08/07/2020 tarihinden itibaren tedbiren Kurum tarafından karşılanmasına  karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HMK nın 353/1-b.2 fıkrasına göre “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı taktirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise, düzelterek yeniden esas hakkında”, duruşma yapılmaksızın karar verilir, düzenlemesine göre, buna ilişkin hükmün kaldırılarak hüküm kurulması gerektiği anlaşılmış olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda belirtilen ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 hükmü gereğince KALDIRILMASINA

2-Davacının ihtiyati tedbir talebinin taktiren teminatsız olarak kabulü ile; davacının tedavisinde kullanılan NİVOLUMAB etkin maddeli  ” OPDİVO ” adlı ilacın bedelinin tedbir talep tarihi olan 08/07/2020 tarihinden itibaren ileride gerektiğinde sorumlusundan alınmak üzere, kesinti yapılmaksızın, ihtiyati tedbir yolu ile davalı Kurum tarafından karşılanmasına,

3-İstinaf başvurusu kabul edilen davacı tarafından peşin ödenen istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,

4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

5-Kararın ilk derece mahkemesince  taraflara tebliğine

Dair, tarafların yokluğunda, 7036 sayılı yasanın madde 7/3 hükmü yollaması ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda (duruşma yapılmaksızın), aynı yasanın 361/1 ve 362/1-a hükümleri uyarınca kararın niteliği ve niceliği itibariyle kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.

Değerlendirme post

Paylaş:

Daha Fazla Yazı

Mesaj Gönderin

samsun avukat ayşe deniz oral boşanma avukatı

Hukuki sorunlarınızda yanınızdayız

Çalışma Alanları