AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ

Yazıyı dinle

Yazının Son Güncellenme Tarihi 17/02/2024 by .

Anne ve baba, çocuklarının bakımından, eğitiminden, barınmasından ve beslenmesinden sorumludur. Gelirine orantılı olarak çocuğun bakımını, beslemesini veya eğitimini maddi olarak üstlenmeyen anne ya da baba aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu oluşturur.( TCK 233/1) Şikayet üzerine, 1 yıla kadar hapis cezası verilebilir. Zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Yargıtayın kararlarında bebeğini bırakıp kaçarak daha sonra geri almamasını, babanın maddi durumu olmasına karşı aile hukukundan doğan bakım yükümlülüğünü yerine getirmemesini, evlilik dışı olan çocuğunu ücret karşılığı bakması için bakıcıya emanet edip 2 ay masraflarını karşıladıktan sonra bir daha arayıp sormamasını, çocuğu okula göndermemesini, çocuğun bakımıyla ilgilenmeyip çocuğun sokakta mendil satarak çalışmasına sebep olmasını suç olarak kabul etmiştir. Bu ihlal nedeniyle zararın ortaya çıkması durumunda tazminat isteği genel mahkemeler aracılığıyla görülür.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2015/39358 sayılı kararında

Suça sürüklenen çocuğun Trabzon Doğum Hastanesinde evlilik dışı ilişkiden meydana gelen bebeğini doğurduktan sonra aynı gün bebeği hastanede ablası olan tanık A.. C..’ye bırakarak kaçması ve bir daha geri almaması şeklinde gerçekleşen eyleminde, suçun yasal unsuru olan, “kendi haline terk” unsuru gerçekleşmediği için terk suçu oluşmamış ise de, suça sürüklenen çocuğun mağdura karşı bakım, eğitim ve destek olma yükümlülüğünü ihlal etmesi karşısında, eyleminin TCK’nın 233. maddesinde düzenlenen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçunu oluşturup oluşturmayacağı kararda tartışılmadan, eksik kovuşturma, yetersiz gerekçe ve hatalı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, (sanığın TCK 97. maddede düzenenlenen terk suçu ile) cezalandırılması hukuka aykırıdır.

İlginizi çekebilir:  Nafaka

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/10599 sayılı kararında

Sanığın, mahkemece kabul edilen, maddi durumu olmasına rağmen katılan ve ortak çocukları olan mağdurlara karşı aile hukukundan doğan bakım yükümlülüğünü yerine getirmemesi şeklindeki eyleminin TCK’nın 233/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilmeden ve evde huzursuzluk çıkarması şeklindeki eyleminin ise ne suretle TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen (kötü muamele suçu) suçun unsurlarını oluşturacağı açıklanmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2015/33097 sayılı kararında

Sanığın gayrimeşru ilişkisinden doğan bebeğini doğum sonrasında ücret karşılığında bakması için anlaştığı tanık F. B.’a bırakması, sadece ilk ay mağduru kontrole giderek masraflarını karşılaması, ardından bir daha mağduru arayıp sormaması şeklinde gerçekleşen olayda, TCK’nın 97/1. maddesinde düzenlenen suçun “kendi haline terk” unsurunun gerçekleşmediği, ancak sanığın bakım ve gözetime yönelik yükümlülüklerine aykırılık oluşturan bu davranışın TCK’nın 233. maddesinde düzenlenen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçunu oluşturduğu, ayrıca mağdur çocuk ile annesi olan sanık arasında menfaat çatışması bulunduğu gözetilerek yetkili mahkemeden 4721 sayılı TMK’nın 426. maddesine göre, çocuk mağdur için temsil kayyımı atanması veya CMK’nın 234/2. maddesi gereğince baro tarafından bir vekil görevlendirilmesi sağlanıp bu suretle mağdurun temsili ile şikayet ve davaya katılma haklarının kullanılmasına imkân tanınmadan eksik kovuşturma ve hatalı nitelendirme ile hüküm kurulması hukuka aykırıdır.

İlginizi çekebilir:  Anlaşmalı boşanmadan sonra nafaka talep edilebilir mi?

İlginizi çekebilir:  EVLİLİK DIŞI OLAN ÇOCUĞUN BABADAN MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİ

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2016/4638 esas 2016/19908 sayılı kararında

Bu açıklamalar ışığında somut olayda; Katılan mağdure …’in aşamalarda, yasal velisi olan annesi sanık … … ile gayri resmi olarak evlilik hayatı yaşayan ve yanında kaldıkları …’ın tarikat şeyhi olduğunu, kendisine dört kez muska yazdığını, kız arkadaşlarını da dergaha getirmesini telkin ettiğini, annesinin kendisini 2010-2011 eğitim öğretim yılının 2. döneminde zorunlu olan ilköğretim 8. sınıfına göndermediğini ileri sürmesi ve katılan … vekilinin okuldan aldığı ıslak imzalı ve mühürlü öğrenim belgesinden de bu durumun doğrulanması karşısında,
Katılan …’in de, kızı olan mağdure …’in beyanlarıyla benzer iddialarda bulunduğu anlaşılmakla, Sanık…’nın velayeti kendisinde olan kızı mağdure …’i, kanuni zorunluluğa rağmen okula göndermeyip, mağdurenin fizyolojik, psikolojik ve kültürel gelişimini olumsuz yönde etkileyecek ortamda bırakmaktan ibaret eyleminin TCK’nın 233. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, dosya kapsamıyla uyuşmayan yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … vekili ile katılan …’in temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine. 20/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İlginizi çekebilir:  Boşanma davasını açan tarafın nafaka alamayacağına dair iddialara cevap:

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/23589 Esas 2016/4037 sayılı kararında

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede Sanığın, mağdurun babası olduğu, Bitlis ili Adilcevaz ilçesinde yaşadığı, suç tarihinde on yaşında olan mağdurun kardeşleriyle birlikte İzmir ilinde kaldığı, mağdurun sokakta mendil satarken durumunun tespit edildiği somut olayda, sanığın küçük yaştaki çocuğuyla ilgilenmeyip, yükümlülüklerini yerine getirmeyerek çocuğu çalışmak durumunda bırakması şeklindeki eyleminin TCK’nın 233/1. maddesinde tanımlanan aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı kanunun 232/2. maddesindeki kötü muamele suçundan hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yazar : Avukat Cansu Bayramoğlu

5/5 - (1 vote)

Paylaş:

Daha Fazla Yazı

Mesaj Gönderin

samsun avukat ayşe deniz oral boşanma avukatı

Hukuki sorunlarınızda yanınızdayız

Çalışma Alanları