Yazının Son Güncellenme Tarihi 17/02/2024 by .
Kat mülkiyeti kanununa göre geçimsiz ve rahatsız edici komşular için bazı yaptırımlar uygulanabilmesi mümkündür.
- Diğer kat maliklerine sorun yaşatan kişi, bu çekilmezlik hali süreklilik kazandığı takdirde, dairenin kiracısı değil sahibi olsa dahi, kat maliklerinin sayı ve arsa payı oranına göre çoğunluk kararına göre dairenin satışı istenir. bu daireyi kat malikleri arsa payı oranında satın alır. Böylece problemli komşu apartmanda çıkartılır.
“Madde 25 – Kat maliklerinden biri bu kanuna göre kendisine düşen borçları ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle diğer kat maliklerinin haklarını, onlar için çekilmez hale gelecek derecede ihlal ederse, onlar, o kat malikinin müstakil bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının kendilerine devredilmesini hakimden isteyebilirler.”
Bu maddeye getirilen yeni düzenlemeye göre : “Bu gibi bir kat maliki hakkında, bağımsız bölümün mülkiyetinin hükme en yakın tarihteki değeri o kat malikine ödenerek bu mülkiyetin diğer kat maliklerine, arsa payları oranında devredilmesi için davanın açılması, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, diğer kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğuyla karar vermesine bağlıdır. Bu karara rağmen kat maliklerinden bir kısmı bu davayı açmak istemezse, davayı öteki kat malikleri açar ve hâkim hüküm vermeden önce devir bedelinin ileride hak sahibine ödenmek üzere bankada üçer aylık vadeli hesaba yatırılması ve makbuzunun ibrazı için davacılara resen belirleyeceği uygun bir süre verir. Devir bedelinin süresi içinde yatırıldığına ilişkin belge ibraz edildiğinde ve davanın kabulü halinde hâkim, davalının bağımsız bölümünün mülkiyetinin davayı açmış olan kat maliklerine arsa payları oranında devredilmesine ve devir bedelinin işlemiş faiziyle birlikte davalıya ödenmesine karar verir.”
“Bu maddedeki dava hakkı, devir konusunda kat maliklerince alınan dava açma kararının öğrenilmesi tarihinden başlayarak altı ay ve her halde dava hakkının doğumundan başlayarak beş yıl içinde kullanılmazsa veya dava sebebi ortadan kalkmışsa düşer.”
Yani problemli komşunun çıkardığı sorunların resmi kurumlarca tespitinden sonra dava için başvuru yapılabilir. Söz konusu sorunun TCK kapsamında olmasına gerek yoktur. Kabahatler kanunu kapsamında da olabilir. Örneğin;
- Sarhoş olarak başkalarının huzur ve rahatını bozacak şekilde davranışlarda bulunmak,
- Başkalarının huzur ve rahatını bozacak şekilde gürültüye neden olmak
- Apartmanın ortak yerlerinde tütün mamulleri tüketmek
- Çöplerini bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atmak, çöp sularını apartman içine akıtmak gibi davranışlar kabahatler kanuna göre zabıtaya tespit ettirilebilir.
-Yukarıdaki kabahatlerin açılımı şu şekilde olabilmektedir. Evde sürekli topuklu ayakkabı ile gezerek gürültüye neden olmak, kavga ederek gürültü çıkarmak, sürekli kapıları çarparak gürültü etmek, yüksek sesle müzik dinlemek… vs
Söz konusu komşular TCK kapsamında suç sayılabilecek davranışlarda da bulunabilirler. Bu davranışlar da savcılığa şikayet edilmek suretiyle tespit ettirilir. Kötü davranışların süreklilik kazanması halinde KMK 25 e göre dava açılabilir. (Kişilerin huzur ve sükununu bozmak ve gürültüye neden olmak da TCK’ya göre bir suçtur.)
Bunun dışında yine KMK madde 25 e göre aidat borcunu ödemeyen komşular alyhinde de daire satışı kararı çıkartılabilir.
“a) Ortak giderlerden ve avanstan kendine düşen borçları ödemediği için hakkında iki takvim yılı içinde üç defa icra veya dava takibi yapılmasına sebep olunması;
b) Anagayrimenkulün bulunduğu yerin sulh hakimi tarafından 33. madde gereğince verilen emre rağmen bu kanunda yazılı borç ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle öteki kat maliklerinin haklarını ihlal etmekte devamlı olarak bir yıl ısrar edilmesi;
c) Kendi bağımsız bölümünü randevu evi veya kumarhane veya benzeri yer olarak kullanmak suretiyle ahlak ve adaba aykırı harekette bulunması.” halinde dava açılabilir.
Örnek Yargıtay kararları:
T. 22.2.2005
• BAĞIMSIZ BÖLÜMDE OTURANLARIN RAHATSIZ EDİLMESİ
KAT MÜLKİYETİ :ÇEKİLMEZLİK HALİ-MÜLKİYET HAKKININ DEVRİ.
MÜLKİYET HAKKININ DEVRİ TALEBİ – ÇEKİLMEZLİK HALİNE DAYALI MÜLKİYET HAKKININ DEVRİ TALEBİ -KAT MÜLKİYETİNİN DEVRİ MECBURİYETİ – KAT MALİKİNİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMESİ
T.C. YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ E. 2003/8423 K. 2003/10272 T. 22.12.2003
634/m.25,33
ÖZET : Dava, Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinde açıklanan çekilmezlik hali nedenine dayalı olup, malikin bağımsız bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının devri istemine ilişkindir.
Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinde yazılı koşulların oluşması için, aynı Kanunun 33. maddesine göre açılan davanın kabul edilip kesinleşmesi, sonrada davalının bir sene içinde bu kararı kendiliğinden yerine getirmesinin beklenmesi yeterli olmayıp, bu madde koşullarının gerçekleşmesi için mahkeme kararı ile birlikte bu kararın infazı için davalının usulüne uygun biçimde uyarılması veya icra takibi yapılarak bu konudaki davranışın kesin olarak belirlenmesi gerekir.
DAVA : Dava, Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinde açıklanan çekilmezlik hali nedenine dayalı olup, malikin bağımsız bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının devri istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların kat maliki olduğunu, davalı ortak giderleri ödemediği için, hakkında üç defa icra takibi yapıldığını, ayrıca Kat Mülkiyeti Kanununu aykırı davranışı nedeni ile açılan davanın kabul edilip kesinleştiğini, böylece kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmemek suretiyle, diğer kat maliklerinin haklarını onlar için çekilmez derecede ihlal ettiğini açıklayarak, davalıya ait bağımsız bölümün tapusunun iptalini, davacıya devrini istemiş; davalı ise, davanın yerinde olmadığını savunmuştur.
KARAR :
Mahkemece, olayda Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinde yazılı koşulların oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinin birinci fıkrasında kat maliklerinden birinin bu kanuna göre kendisine düşen borçları ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle diğer kat maliklerinin haklarını, onlar için çekilmez hale gelecek derecede ihlal ederse, onların, o kat malikinin bağımsız bölümü üzerindeki mülkiyet hakkının kendilerine devredilmesini hakimden isteyebilecekleri kurala bağlanmış, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, ortak giderlerden ve avanstan kendisine düşen borçları ödemediği için, hakkında iki takvim yılı içinde üç defa icra veya dava takibine neden olunmasını veya ana gayrimenkulün bulunduğu yerin sulh hakimi tarafından 33. madde gereğince verilen emre rağmen bu kanunda yazılı borç ve yükümleri yerine getirmemek suretiyle öteki kat maliklerinin haklarını ihlal etmekte devamlı olarak bir yıl ısrar edilmesini çekilmezlik hali saymıştır.
Her ne kadar davada, yukarıda açıklandığı üzere davalının ortak giderlerden kendisine düşen borçları ödemeyip, diğer kat maliklerinin haklarını çekilmez derecede ihlal ettiği de iddia edilmiş ve hakkında iki takvim yılı içinde üç defa icra takibi yapıldığı anlaşılmış ise de bu borçların iki icra takibi ile ilgili olanı, davadan önce, diğer icra takibi ile ilgili olanı dava sırasında ödendiği için bu konuyu ilgilendiren dava sebebi ortadan kalkmış bulunmaktadır. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir.
Dava, 25. maddesinin üçüncü fıkrasının ( b ) bendinin yorumu ile ilgilidir. Bu madde mülkiyet hakkını kısıtlayan hükümler içermektedir.
Anayasa, mülkiyet hakkını, kişinin temel hakları arasında saymıştır. Bu hakkın kısıtlanmasına ancak sınırlandırmanın kaçınılmaz olduğu zorunlu durumlarda başvurulması gerekir. 25. maddeye ilişkin hükümet tasarısı gerekçesinde de bu hükmü mahkemenin gayet istisnai hallerde ve son derece zorunlu olan durumlarda uygulayabileceği belirtilmiştir. Bu bakından mülkiyet hakkını sınırlayan bu hükmün yorumunu adil, hak ve nesafet kurallarına uygun şekilde yapmak icap eder.
Somut olaya dayanak yapılan dava, Kat Mülkiyeti Kanununun 33. maddesi gereği müdahalenin men´i ve kal istemi ile davalı aleyhine açılmış, sonuçta davanın kabulüne karar verilip kesinleşmiştir. Davanın bu karar gereğini yerine getirmediği duruşma tutanağındaki imzasız beyanından anlaşılmaktadır.
Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinde yazılı koşulların oluşması için, aynı Kanunun 33. maddesine göre açılan davanın kabul edilip kesinleşmesi, sonra da davalının bir sene içinde bu kararı kendiliğinden yerine getirmesinin beklenmesi yeterli değildir. Bu koşulların gerçekleşmesi için böyle bir mahkeme kararı ile birlikte bu kararın infazı için davalının usulüne uygun biçimde uyarılması, veya icraya başvurularak, bu konudaki davranışının kesin olarak belirlenmesi gerekir. Bu koşullara uyulmadıkça davalının, mahkemenin emrine rağmen diğer kat maliklerinin haklarını ihlal etmekte ısrarlı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Aksine bir yorum, Anayasada ifadesini bulan mülkiyet hakkının ve özellikle 25. maddenin özüne uygun düşmeyecektir. Maddede sözü edilen ısrar unsuru, ancak bu koşulların varlığı halinde bertaraf edilebilir. Oysa, dosyadaki bilgi ve belgeler davalının bu konuda uyarılmadığını ve hükmün infazı için icraya başvurulmadığını ortaya koymaktadır. Öyle ise devir koşulları olayla gerçekleşmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan esaslar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, salt Kat Mülkiyeti Kanunun 33. maddesine göre davalı hakkında açılan dava sonucu verilen hükmün yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
Ne var ki bu karar, daha önce onanmış olduğundan, davalının karar düzeltme istemi kabul edilmeli onama kararı kaldırılmalı ve mahkeme kararı gösterilen nedenle bozulmalıdır.
18. HUKUK DAİRESİ
T. 22.12.2003
• MÜLKİYET HAKKININ DEVRİ TALEBİ
Kat Mülkiyeti Kanununun 25. maddesinde yazılı koşulların oluşması için, aynı Kanunun 33. maddesine göre açılan davanın kabul edilip kesinleşmesi, sonra da davalının bir sene içinde bu kararı kendiliğinden yerine getirmesinin beklenmesi yeterli değildir. Bu koşulların gerçekleşmesi için böyle bir mahkeme kararı ile birlikte bu kararın infazı için davalının usulüne uygun biçimde uyarılması, veya icraya başvurularak, bu konudaki davranışının kesin olarak belirlenmesi gerekir. Bu koşullara uyulmadıkça davalının, mahkemenin emrine rağmen diğer kat maliklerinin haklarını ihlal etmekte ısrarlı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Aksine bir yorum, Anayasada ifadesini bulan mülkiyet hakkının ve özellikle 25. maddenin özüne uygun düşmeyecektir. Maddede sözü edilen ısrar unsuru, ancak bu koşulların varlığı halinde bertaraf edilebilir. Oysa, dosyadaki bilgi ve belgeler davalının bu konuda uyarılmadığını ve hükmün infazı için icraya başvurulmadığını ortaya koymaktadır. Öyle ise devir koşulları olayla gerçekleşmemiştir.
T. 25.9.2003
• TAHLİYE TALEP EDİLEMEMESİ ( Kiracının Bağımsız Bölümde Kahvehane İşleterek Diğer Kat Maliklerine Verdiği Rahatsızlık Nedeniyle – Kat Maliklerinin Talep Edebileceği Önlemler )
Hukuki nitelendirme ile buna uygun yasa hükümlerinin uygulanmasının doğrudan hakimin işi olduğu gözetilerek mahkemece, dava konusu bağımsız bölümde rahatsızlık veren kullanımın giderilmesi için bilirkişi raporunda saptanan önlemlerin alınmasına, bunların belirlenen süre içinde davalı tarafça yerine getirilmesine hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken, bağımsız bölüm maliki ile kiracısı arasındaki kira bağıtını sona erdiren sonuç doğuracak nitelikte ve yasal dayanağı olmayan biçimde -karar gereği yerine getirilmediği takdirde- davalı kiracının bağımsız bölümden tahliyesine de karar verilmesi doğru görülmemiştir.
T. 30.6.2003
• KAT MALİKİNİN ZİHİNSEL ÖZÜRLÜ ÇOCUĞUNUN GÜRÜLTÜ YAPARAK DİĞER KAT MALİKLERİNE RAHATSIZLIK VERMESİ
Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak uzman bilirkişiler vasıtasıyla mahallinde keşif ve uygulama yapılmalı, alınacak bilirkişi raporunun bozma ilamına uygunluğu da denetlenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.