Evliliğin İptali Nedir?

Evliliğin iptali, hukuken geçerli bir evliliğin sonlandırılması değil, evliliğin en başından itibaren geçersiz sayılması anlamına gelir. Boşanma davasından farklı olarak, iptal davasında amaç taraflar arasındaki evlilik birliğini sona erdirmek değil, bu birliğin aslında hiç doğmamış olduğunu tespit etmektir. Türk Medeni Kanunu’na göre evliliğin iptali, evlenme sırasında mevcut olan ancak daha sonra fark edilen hukuka aykırılıklar, irade sakatlıkları veya evlenme engelleri gibi sebeplerle talep edilebilir. Bu nedenle “evliliğin iptali” davası, evlenme işleminin geçerliliğini doğrudan etkileyen özel bir aile hukuku yoludur.
Evliliğin İptali İle Boşanma Arasındaki Fark Nedir?
Boşanma davasında eşlerin evlilik birliği içindeki kusurları değerlendirilir. Buna göre tam kusur, ağır kusur eşit kusur veya kusursuzluk yönünde bir değerlendirme yapılır. Buna göre az kusurlu, eşit kusurlu veya kusursuz eşin açtığı dava kabul olur. Tam kusurlu, Ağır kusurlu eşin açtığı dava reddolur.
Evliliğin iptalinde ise evlenmeden önce eşte bulunan nitelikler nedeniyle dava açılabilir. Evliliğin iptalinde menfaati olan mirasçılar, 3. kişiler ve yeri geldiğinde savcı da dava açabilir.
Evliliğin İptalinin Avantajları Nedir?
Evliliğin iptali davasında da velayet, nafaka tazminat düğünde takılan altınların iadesi ve mal rejimi tasfiyesi tartışılır. Yani evlilik iptal ettirilmekle bu yükümlülüklerden kurtulma mümkün değildir. İptal edilen evlilik içinde doğan çocuk mirasçı sıfatı taşır.
Boşanma sebebi olmayan hususlar evliliğin iptali sebebi sayılabildiğinden evliliğin iptali ile evliliğin bitirilmesi gereken durumlar farklı boşanma davası ile bitirilmesi gereken durumlar farklıdır.
Evliliğin Mutlak Butlan Nedeniyle İptal Sebepleri Nelerdir?
Medeni kanun madde 145 e göre sınırlı sayıde gerekçeyle evlilik mutlak butlanla batıldır:
- Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
- Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun
bulunması, - Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
- Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.
Mutlak butlanla batıl evliliklerin iptali zamanaşımıa tabi değildir. Cumhuryet Savcısı, tarafların aileleri, iptalde menfaati olan herhangi bir kişi dahi evliliğin iptalini dava edebilir.
Evliliğin Nispi Butlan Nedeniyle İptal Sebepleri Nelerdir?
Nispi butlan sebepleri Türk Medeni Kanunu madde 148 ila madde 151 arasında düzenlenmiş olup aşağıdaki gibidir:
- Eşlerden biri, evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunuyorsa, bu evlilik iptal edilebilir.
- Eşlerden biri, evlenmeyi aslında hiç istemediği hâlde veya evlenmek istemediği kişiyle evlenmeye yanılarak razı olmuşsa, bu yanılma evliliğin geçerliliğini etkiler.
- Eşlerden biri, diğerinde bulunmadığı hâlde kendisi için birlikte yaşamayı çekilmez hale getirecek derecede önemli bir özellik var zannederek evlenmişse, bu durum da evliliğin iptal sebebidir.
- Eşlerden biri, diğerinin namus veya onuru hakkında, bizzat onun tarafından ya da onun bilgisi dâhilinde üçüncü kişilerce aldatılarak evlenmeye razı edilmişse, evlilik iptal edilebilir.
- Eşlerden birinden, kendisinin veya altsoyunun sağlığı açısından ciddi tehlike oluşturan bir hastalığın gizlenmiş olması, iptal nedenidir.
- Eşlerden biri, kendisinin veya yakınlarının hayatına, sağlığına ya da namus ve onuruna yönelik ağır ve yakın bir tehlike ile korkutularak evlenmeye zorlanmışsa, bu durumda da evliliğin iptali istenebilir.
Nisbi butlan gerekçeli varsa eşler veya vasileri dava açabilir. Savcı veya herhangi 3. kişi evliliğin iptali davası açamaz. Zamanaşımına tabidir.
İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Evliliğin Kısa Sürmesi Evliliğin İptal Sebebi midir?
Evliliğin kısa sürmesi veya tarafların kısa süre içinde ayrılması, tek başına evliliğin iptali için bir neden değildir. Türk Medeni Kanunu’na göre evliliğin iptali, ancak evlenme anında mevcut olan hukuka aykırılık, aldatma, yanılma veya irade sakatlığı gibi geçerlilik şartlarının bulunmaması hâlinde mümkündür. Evliliğin kısa sürmesi, bu şartlardan hiçbirini doğrudan göstermediği için iptal değil, ancak boşanma davası konusu olabilir. Dolayısıyla “nikâhtan itibaren kısa süre geçmesi” gerekçesiyle evliliğin iptali talep edilemez.
15 Gün veya 24 Saat İçinde Evliliğin İptali Mümkün mü?
Evliliğin süresi, iptal için belirleyici değildir. Nikâh kıyıldıktan sonra 15 gün veya 24 saat içinde olsa dahi, iptal davası ancak kanunda belirtilen geçerli sebepler (örneğin aldatma, korkutma, ayırt etme gücünün olmaması gibi) varsa açılabilir. Sürenin kısa olması tek başına evliliğin iptali için yeterli değildir.
Evliliğin nispi butlanında 6 ay içinde dava açılması mecburidir ve hak düşürücü süredir.
Evliliğin iptali davası boşanma davasından daha kısa sürer mi?
Hayır. Evliliğin iptalinde de tanıklar dinlenecek, tıbbi raporlar aldırılacak, ön inceleme ve sözlü yargılama için süreler verilecek, yazışma- dilekçe teatisi aşaması olacaktır. Yani gerçek bir çekişmeli boşanma davası ile aynı uzunlukta sürecektir. Boşanma değil de evliliğin iptali dava edildiğinde tereyağından kıl çeker gibi evliliği bitirileceğine dair fikirler yanlıştır.
Çekişmeli boşanma davası ile aynı aşamalardan geçecek ve aynı sürede bitecekse evliliğin iptali davası açmanın avantajı nedir?
Boşanma davasında ileri sürülemeyecek kimi sebeplere dayanılarak evliliği bitirme imkanı olduğundan evliliğin iptali gereken durumlarda evliliğin iptali davası açılmalıdır. Yargıtay işin esasına girildiğinde haklı çikmaktan çok davanın doğru açılıp açılmadığını inceler. Usul esastan önce gelir.
Taraflar Nikahtan Önce Birlikte Yaşamışsa Nikahtan sonra evliliğin İptali Davası Açılabilir mi?
Taraflar evlenmeden önce birlikte yaşamışsa birbirlerine dair aldatma ve yanıltma iddialarının gerçekçi olmadığı düşünülecektir. Mesela bakire çıkmama nedeniyle evliliğin iptali isteniyorsa taraflar birlikte yaşadığı dönemde bu hususun zaten farkına varılmış olacağından ve bu husus bilinerek nikah yapıldığından evliliğin iptali mümkün olmaz. Tarafların birbirlerinin vücudundaki tiksindirici görünüş özelliklerinin de birlikte yaşama sırasında öğrenildiği ve bu kabullenilerek nikah yapıldığı belli olacaktır. Nisbi butlan nedeniyle evliliğin iptali tarafların birbirlerini, bilseydi bu evliliğiyapmayacağı hususlar konusunda aldattığı durumlarda geçerlidir. Tarafların birbirini tanıyacak kadar birbirlerinin tanıdıklarında aldatmanın meydana gelmediği vedüşünülebilir.
Nispi Butlan Halinde 3. Kişiler Dava Açabilir mi?
Hayır. Sadece eşler ve eşler kısıtlanmışsa vasileri dava açabilir. Yani gelin bakire çıkmamışsa kayınvalide evliliğin iptalini dava edemez. Oğlu durumdan memnunsa evlilik devam eder. Veya damat. kısır çıktı diye kayınpeder dava açamaz.
Bakire Çıkmamak Evliliğin İptali Sebebi Midir?
Bakire olmamanın boşanma sebebi olmadığı senelerce yazılıp çizildi. Bakire olmamak boşanma sebebi değildir. Çünkü evliliğin iptali sebebidir. Yargıtay bakire olmama nedeniyle açılan BOŞANMA davalarını reddetmektedir. Bu husus Yargıtay’ın Türk toplumsal görüşlerini Avrupai düzeye çekme çabası değildir. Yargıtay, evliliğin iptali nedeni olabilecek sebebe dayalı boşanma davası açılamaz demektedir. Açıkçası davayı düzgün açın demektedir. Davaları yanlış açıldığı için reddetmektedir.
Bakire çıkmama nedeniyle evliliğin iptali davası açılabilmesi için kadın eşin bakire olmadığını nikahtan önce gizlemiş olması gerekmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2006/14649 E. 2007/2504 K. “Davacı- davalı kocanın davası Türk Medeni Kanununun 149/2 maddesine dayalı evliliğin iptali davasıdır. Davalı- davacı kadının zifaf gecesi bakire ( kız) çıkmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu suretle kadında bulunması lâzım gelen vasfın bulunmaması sebebiyle kocanın davasının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir.”
Yargıtay 2. HD., 2.4.2018, E. 2016/13682 K. 2018/4285 “Mevcut olayda; taraflar 12.03.2013 tarihinde evlenmiş, davacı erkek 28.02.2014 tarihinde Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin sarsılması, hukuki sebebine dayanarak boşanma isteminde bulunmuştur. Erkek eş boşanma sebepleri arasında “Davalı bakire değil” vakıasına da dayanmıştır. Tarafların sadakat yükümlülüğü evlilik birliğinin kurulmasıyla başlar (TMK m. 185). Davalı kadının evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamış olması (bakire olmaması) boşanma davasında davalı kadın için kusur oluşturmaz, ancak koşulları var ise evliliğin nisbi butlan ile iptaline (TMK madde 149) davasına konu olabilir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/2554 E. , 2023/4654 K.“Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; davacı erkek tanığı …’in beyanına göre, davalı kadın ile telefonda görüştüğü, kadının bakire olduğunu erkeğe söylediği ve bakire olmadığını söylemesi halinde erkeğin kendisi ile evlenmeyeceğini beyan ettiğini belirttiği, kadın tarafından ismi geçen tanıkla bu yönde bir konuşmanın yapılmadığının iddia edilmediği, davacı erkeğin, ilk gece kadının bakire olmadığını anladığı ve evlilik birliğini bitirmek istediği ancak, kadının ortak konuttan gitmediği, sonrasında tanık … tarafından ikna edilmesi ile on günün sonunda ortak konuttan ayrıldığı, kadının, evlenmeden önce erkeğe bakire olduğunu ve hiç evlilik yapmadığını söyleyerek yanılttığı ve erkeğin, kadında bulunması gereken bu vasfın olmadığını bilmesi durumunda bu evliliği yapmayacağının anlaşıldığı, bu hususun tarafların birlikte yaşamasını çekilmez hale getirdiği, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar kadın vekili istinaf dilekçesinde kadının, yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile ilgili karar verilmediği belirtilmişse de bu taleplerin kadın tarafından açılan ve tefrik edilen davada talep edildiğinden o dosyada değerlendirilmesi gerektiği ve bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı belirtilerek; davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,”
Cinsel Organlardaki Anormal Görünüm Evliliğin İptali Sebebi Mi?
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 1981/2375E 1981/3728K “Davalı kadının göğüs ve karın bölgelerinde aşırı kıllanma olduğu, ayrıca cinsel organının anormal bir yapıda bulunduğu, klitorisin çok gelişmiş olduğu, adeta bir çocuk erkeklik organı biçimini aldığı, bunun ise cinsel birleşmeye imkan vermediği, davacının bunu ilk gece öğrendiği…… Erkek görünüşlü ve ömür boyu ilaç gücüyle dişiliğini korumaya çaba harcayan bir kadına karşı kocada doğan soğukluk ve haklı kaçınma duyguları karşısında evlenmenin bozulması ( feshi ) gerekir”
Kısırlık Evliliğin İptali Sebebi Mi?
Kısırlık boşanma sebebi değildir. Eğer kısırlık evlilikten sonra öğrenilmişse evliliğin iptali sebebi de değildir. Kısırlık evlilikten önce bilinmekte olup evlenene kadar eşten gizlenmişte bu durumda evliliğin iptali sebebidir. İptal davasında hem önceden bilinme hem gizlenme hususları ıspatlanmalıdır. Faydası boşanma sebebi sayılmayan kısırlık sebebine dayanarak ayrılmanın mümkün olmasıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/8975 E 2012/28580 K “Mahkemece, davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından söz etmeyerek davacı eşin güvenini sarstığı gerekçesiyle boşanma kararı verilmiş ise de; tarafların ancak evlilik birliği içinde gerçekleşen kusurlu davranışları boşanma sebebi olur. Mahkemenin kabulünde olduğu gibi, davalı evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığından davacı eşine söz etmemiştir. Davalı kadının evlilik öncesi “prematüre over yetmezliği” rahatsızlığını eşinden gizlemesi, eşini sağlığı konusunda yanıltması ve aldatması, davacının bu sebeple güveninin sarsılmış olması Türk Medeni Kanununun 149 ve 150. maddelerinde düzenlenen nispi butlan sebeplerini oluşturabilir. Evlilik birliği içinde davalı kadının çocuğunun olmaması, yumurtalık rezervinin azalması/tükenmesi davalı kadın tedaviden kaçınmadıkça boşanma sebebi olmaz. Durum böyleyken mahkemece davalı eşin evlilik öncesindeki davranışı sebebiyle davacı eşin güveninin sarsıldığından bahisle tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”
Eşin Kendini Zengin Göstermesi veya Fakirliğini Gizlemesi Nedeniyle Evliliğin İptali Mümkün Mü?
Hayır. Kişnin söylediğinden daha fakir çıkması boşanma ve evliliğin iptali sebebi olamaz.
Yargıtay 2. HD., 14.10.1986, E. 1986/8668 K. 1986/8776 “Medeni Kanunun 116/2. maddesine göre eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir hale koyacak derecede önemli bir niteliği hakkında hataya düşerek evlenen karı kocadan her biri, evlenmenin feshini dava edebilir. Bundan anlaşılacağı gibi hata eşin niteliklerine özellikle fiziki ve ahlaki niteliklerine ilişkin olmalıdır. Eşin ekonomik durumunun ve toplumdaki sosyal yerinin önemi olamaz.”
Meslek ve Eğitim Hakkında Aldatma Nedeniyle Evliliğin İptali Mümkün mü?
Eşlerden biri, evlenmeden önce kendisini hakim, doktor, pilot veya profesör gibi saygın bir meslek mensubu olarak tanıtıp gerçekte bu unvan veya eğitime sahip olmadığı sonradan ortaya çıkarsa, bu durum evliliğin iptali sebebi olabilir. Kişinin mesleği veya eğitim durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanla karşı tarafı evliliğe ikna etmesi, evliliğin iptaline yol açabilecek nitelikte bir aldatmadır. Ancak takdir yetkisi hakimdedir. Örneğin ev hanımı olarak kalacağı belli olan bir bayanın üniversiteyi bitirdim diye yalan söyleyip, esasında bitirmemiş olması evliliğin iptali sebebi oluşturmayabilir.
Ahlaksızlık Evliliğin İptali Sebebi mi ve Neler Ahlaksızlık Kabul Edilir?
Yargıtay kriterlerine göre evlenmeden önce çokça kez cinsel ilişkiye girme ve yüz kızartıcı suçlardan hüküm giyme gibi sebepler evliliğin iptal sebebi sayılmıştır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi., 10.5.2002, E. 2002/3393 K. 2002/6257 “Toplanan delillerden davalının evlenmeden önce üçüncü kişilerle çok kez evlilik dışı ilişkiye girdiği, sokakta birlikte bulundukları sırada bu halin 3. kişilerin hoş karşılanmayacak davranışların yol açtığı davalının bu amaçla Gürcistan’dan geldiği anlaşılmaktadır. Davalının ahlaki yapısı önemli vasıf olup, davacı için onunla birlikte yaşamayı çekilmez hale sokar.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi. E. 2022/8299 K. 2022/10349 “Dosya incelendiğinde; davacı-davalı kadının “Isparta 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/481 esas, 2015/565 karar ve Isparta 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/379 esas, 2016/125 karar sayılı” dosyalarında ayrı ayrı hırsızlık suçundan ceza aldığı anlaşılmaktadır. Hırsızlık suçu yüz kızartıcı suçlardandır. Davalı-davacı erkeğin hırsızlık suçundan mahkum olmuş birinin böyle bir durumunu bilmeden onunla evlenmesi, davalı-davacı erkek açısından davacı-davalı kadının önemli bir niteliğinde yanılma olarak kabul edilmelidir. Aynı zamanda bu yanılma durumu, davalı-davacı erkek yönünden davacı-davalı kadınla birlikte yaşamayı çekilmez bir duruma sokacak niteliktedir. Bu durumda, davanın nisbî butlan sebebiyle kabulü gerekir”
İktidarsızlık Evliliğin İptali Sebebi Mi?
İktidarsızlık hem boşanma hem evliliğin iptali sebebidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 1985/4060 K. 1985/4201 “Cinsel gücü olmayan koca hakkında evlenmenin feshi davası açılabilir. Karı veya kocasında bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir hale koyacak derecede önemli bir niteliği hakkında hataya düşerek evlenen karı kocadan biri, evlenmenin feshini dava edebilir ( MK. 116 ). Evlenmenin sosyal amacı yanında nesli devam ettirme ve cinsel istekleri tatmin etme gayesi de vardır. Kocanın cinsel organı normal yapıda olmasına rağmen psikolojik sebeple dahi olsa dört ayı geçen evlilik süresi içinde kabul edilebilir hiç bir sebep yokken eşinin kızlığını bozamamış olması karşısında kocanın davacıya karşı cinsi ilişkiyi yerine getirebilecek kudretten yoksun olduğunun kabulü zorunludur. Bu sebeple evliliğin feshine karar verilmesi gerekir”
Sağlık Sorunlarının Gizlenmesi Evliliğin İptali Sebebi mi?
Evlilik öncesi sağlık sorunları kusur olarak yüklenemez ve boşanma sebebi olamaz ancak evliliğin iptali sebebi olabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/1323 E 2018/3224 K “Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve özellikle mahkemece davalı-davacı kadına kusur olarak yüklenen “saçının olmadığını gizlediği” vakıasının, evlilik öncesine ait olup ancak evliliğin iptali davasına konu olabileceğinden boşanma davasında kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, ayrıca mahkemece davacı-davalı erkeğe yüklenen “maddi talepler için kadının notere götürülmesi” vakıasına ise davalı-davacı kadın tarafından gerek nafaka davasında gerekse boşanma davasında süresinde sunulan cevap dilekçesinde dayanılmadığının anlaşılmasına göre, tarafça dayanılmayan vakıaların kusur olarak davacı-davalı erkeğe yüklenemeyeceği dikkate alındığında, mahkemece taraflara yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda yine de eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre, davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.”
Henüz Cinsel İlişki Kurulmamışsa Evlilik İptal Edilir Mi?
Hayır. Cinsel ilişkinin henüs kurulmamış olması evliliğin iptali sebebi değildir. Kimi bayanlar cinsel ilişki kurmamış olduğunun altını çizmek için boşanma yerine evliliğin iptali davası açmak istese de bu mümkün değildir. Evliliğin iptali eşinizin evlenmeden önce size açıklaması gerektiği halde açıklamadığı kötü sürprizler nedeniyle açılabilecek bir davadır. Boşanma ise evlilikten sonra meydana gelen kusurlardan ötürü açılır.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2009/16481 E, 2010/19524K “Tarafların evlenmelerine rağmen bir araya gelmemesi Türk Medeni Kanununda düzenlenen evlenmenin iptali şartları arasında düzenlenmediği halde, davanın kabulü ile evliliğin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulmasını gerektirmiştir.”
Tayin veya vize almak için erken nikah kıyıp düğünden önce çıkan anlaşmazlıklar nedeniylevayrılanların boşanma davası ile ayrılması daha doğru olacaktır. Sırf cinsel birliktelik olmadı diye evliliğin iptali davası açılamaz. Evliliği bitirirken iptal mi yoksa boşanma davası mı açılması gerektiğini avukatınızla görüşmeniz yerinde olur.
Sonuç olarak basit bir dilekçe vermekle evlilik otomatik olarak iptal edilmez. Boşanma davasındaki gibi aynı meşakkatli yargı süreci işler.
Gerçeğe Aykırı Hamilelik Beyanı Nedeniyle Evliliğin İptali Mümkün mü?
Erkek eş kadının hamile olduğu yönündeki gerçeğe aykırı beyanına inanarak evlenmiş ve sonradan bu hamileliğin evlendiği kişiden kaynaklanmadığı anlaşılmışsa, veya kadının hiç bir zaman hamile kalmadığı ortaya çıkmışsa bu durum evliliğin iptali sebebi sayılır.
Yargıtay 2. HD., 1.12.2022, E. 2022/7739 K. “Davacı dava dilekçesinde, davalı ile evlenmeden önce cinsel birliktelik yaşadığını, davalının 5 aylık hamile iken kendisinden hamile olduğunu, bu durumu fark ettiğini, bebeğin aldırılmasının tehlikeli olduğunu söylediğini, çocuğun kendisinden olduğuna inanarak, davalının beyanına güvenerek ve davalının ailesinin de baskısı ile mahkemeden evlenmeye izin kararı alarak davalı ile yalnızca çocuk nedeniyle evlendiğini, evliliğin ardından …. zaman içinde çocuğun babaya ve ailesine gösterilmek istenmemesinin şüphe uyandırdığını, çocuğun icra yoluyla teslim alındığında DNA testi yaptırıldığını…tarihli test negatif çıktığı için…. davalı kadının, davacı ile evlenmeden önce bir başkasıyla daha birlikte olduğu ve o kişiden hamile kaldığı belirlenmiş durumdadır. Davacı erkek evlenmeden önce davalının kendisinden hamile kaldığını düşünmüş ve davalı kadının kendisinden başka bir erkekle ilişkisinin bulunduğundan habersiz, kendisi için davalı kadınla birlikte yaşamayı çekilmez bir duruma sokacak derecede, davalı kadının önemli bir niteliğinde yanılarak onunla evlenmiştir. Bu sebeple, TMK 149/2 maddesi gereğince nisbi butlan koşulları oluştuğundan, davacı erkeğin davasının kabulü gerekir…”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/9073 E. , 2024/2665 K. “Dairemizin 01.12.2022 tarihli 2022/7739 Esas 2022/9912 Karar sayılı kararı ile; kadının İstanbul’da, erkeğin ise kadının babaannesinin yaşadığı Kırklareli’nde ikamet ettiği, tarafların Kırklareli’nde tanıştıkları ve henüz ergin olmadıkları bir tarihte evlenmeden önce birden çok cinsel birliktelik yaşadıkları, kadının İstanbul’da ailesi ile yaşamaya devam ederken hamile olduğunu erkeğe haber verdiği, yaşları küçük olması nedeniyle tarafların mahkeme kararıyla evlendikleri ve hiçbir zaman ortak bir hanelerinin olmadığı, yaşı ve eğitimi nedeniyle kadının ailesi ile yaşamaya devam ettiği, zaman içinde çocuğun davacıdan uzaklaştırıldığı ve görüşmesine izin verilmemesi nedeniyle şüphelenen erkeğin çocuğu icra yoluyla teslim aldığı tarihte DNA testi yaptırdığı ve çocuğun biyolojik babası olmadığını öğrendiği, açtığı soybağının reddi davasının kabul edilerek kesinleştiği, hak düşürücü süre geçmeden iş bu davayı açtığı, davalı kadının, davacı ile evlenmeden önce bir başkasıyla daha birlikte olduğu ve o kişiden hamile kaldığının belirlendiği, davacı erkeğin evlenmeden önce davalının kendisinden hamile kaldığını düşündüğü ve davalı kadının kendisinden başka bir erkekle ilişkisinin bulunduğundan habersiz, kendisi için davalı kadınla birlikte yaşamayı çekilmez bir duruma sokacak derecede, davalı kadının önemli bir niteliğinde yanılarak onunla evlendiği, bu sebeple, 4721 sayılı Kanun`un 149 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince nisbî butlan koşulları oluştuğundan, davacı erkeğin davasının kabulü gerekirken reddinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.”
Kadın Eşin Evlenmeden Önce Başkasından Hamile Kalınması Boşanma Değil Evliliğin İptali Sebebidir
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6157 E. , 2021/371 K. “Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenen kişi (TMK m. 149/2) evlenmenin nispi butlan ile iptalini isteyebilir. İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer (TMK m. 152). Tarafların sadakat yükümlülüğü evlilik birliğinin kurulmasıyla başlar (TMK m. 185). Davalı kadının evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamış olması (başka bir erkekten hamile kalması ve evlilik birliği içinde doğum yapması) boşanma davasında davalı kadın için kusur oluşturmaz, ancak koşulları var ise evliliğin nispi butlan ile iptali davasına konu olabilir (TMK m. 149). Evlilik birliği kurulmadan önceki nedenlere dayanılarak boşanma davası açılamaz. Evlilik birliği kurulduktan sonra kadından kaynaklanan başkaca bir kusurlu davranış da ispatlanamamıştır. Bu durumda davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken, kanun hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.”
Evliliğin İptali Davasının Sonuçları
Mutlak veya nispi butlan nedenlerinden biriyle geçersiz sayılan evlilikler, mahkeme kararı verilinceye kadar geçerli bir evliliğin tüm hukuki sonuçlarını doğurmaya devam eder. Hakimin iptal kararı geçmişe değil, ileriye dönük (ex nunc) etki doğurur. Bu nedenle, evliliğin iptal edilmesi halinde de çocukların velayeti, nafaka, soyadı ve mal rejimi gibi konularda boşanma hükümleri uygulanır. Başka bir ifadeyle, evliliğin iptali geçmişi değil, karar sonrasını etkiler.
Evliliğin iptali davasında soyadı, velayet, nafaka tazminat gibi hususlarda boşanma davasında olacağı gibi bir karar verilir.
Nispi Butlan İle Evliliğin İptali Davasında Zamanaşımı
Evliliğin mutlak butlan sebeplerinden biriyle geçersiz olması durumunda, iptal davası açılması için herhangi bir süre sınırlaması bulunmaz; dava her zaman açılabilir. Ancak nispi butlan hallerinde durum farklıdır. Bu tür iptal davaları için kanun hak düşürücü süreler öngörmüştür. Buna göre, nispi butlan sebebi öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde ve evlenme tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde dava açılmalıdır. Korkutma sonucu yapılan evlenmelerde ise süre, korkunun etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren işlemeye başlar. Bu sürelerin dolması halinde, artık nispi butlan nedenine dayanarak evliliğin iptali talep edilemezebebine dayanılarak evliliğin iptali davası açılması mümkün değildir.
Eşlerden biri nikah sırasında başkasıyla evliyse, taraflar evliliğe izin verilmeyecek yakın akrabaysa, evlemeye engel derecede akıl hastalığı varsa, nikah sırasında taraflardan biri ayırt etme gücünden yoksunsa evlilik mutlak şekilde butlanla geçersizdir.
Evliliğin İptali Boşanma Davası İle Terditli Olarak Açılır mı?
Evet. Öncelikli olarak evliliğin iptali, bu münkün değilse boşanma talepli dava açılabilir.
Hangi Akıl Hastalıkları Evliliğin İptali Sebebidir?
Akıl hastalığının resmî sağlık kurulu raporu ile “ağır ve tedavi edilemez nitelikte” olduğunun belirlenmiş olmasının gerektiği gibi ayrıca “altsoy için tehlike oluşturup oluşturmadığının da” tespit edilmiş olması halinde evliliğin iptali mümkündür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2294 E. , 2020/671 K. ” Belirtmek gerekir ki; davacı dava dilekçesinde, davalının evlilik öncesinde bir hastalığının olduğunu, bu hastalığın birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez duruma getirecek nitelikte önemli olması nedeniyle evlilik iradesinin yanıltılmak (TMK m. 149/2) suretiyle sakatlandığı gibi aynı hastalığın kendisinin ve altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan nitelikte olduğu ve kendisinden evlilik öncesinde gizlenmesi şeklinde gerçekleşen eylemlerle evlilik iradesinin aldatılmak (TMK m. 150/2) yoluyla da sakatlandığını ileri sürerek nisbi butlanla evliliğin iptaline karar verilmesini istemiştir. İddiasına gerekçe olarak da; evlilik öncesi kendisinden gizlenen bu hastalığın, evlilik süresince davalıyı sürekli hâlsiz düşürmesi, hemen her gün bayılması ve önceki evliliğinden olan çocuklara bıçak çekmek suretiyle zarar vermeye çalışması şeklinde gerçekleşen vakıalara dayanmıştır.
27. Yerel mahkemece; davacının bu iddiaları karşısında, Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesine 04.12.2013 tarihli müzekkere ile davalının akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, bir rahatsızlığı var ise ne zamandan beri mevcut olduğu, başka bir rahatsızlığının olup olmadığı, var ise bu rahatsızlığının evlenmeye engel olup olmadığı ve tedavi edilip edilemediği yönünde rapor hazırlanarak gönderilmesi istenmiş olup, hastanece davalı hakkında yapılan araştırma sonucunda düzenlenen 26.12.2013 tarihli raporda “…Ruhsal bir şikayeti olmadığı, yapılan ruhsal durum muayenesinde bir bulguya rastlanılmadığı, psikometrik testlerde kişilik bozukluğu tespit edilmediği, zeka normal olarak rapor edildiği, şahsın herhangi bir akıl hastalığının olmadığı,..” tespitlerine yer verilmiştir. Dosya kapsamına göre; yerel mahkemece bu rapora dayanılarak davacının yanılma (TMK m. 149/2) ve aldatma (TMK m. 150/2) hukuksal sebeplerine dayalı nisbi butlanla evliliğin iptali şartlarının gerçekleşmediği ve devamla tanık beyanlarıyla da boşanmaya sebep olan olaylarda, davalıdan kaynaklı evlilik birliğinin devamına imkân vermeyecek nitelikte kusurlu bir davranışın varlığı ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
28. Bir hastalığın gizlenmesinin aldatma sebebi ile evliliğin iptali sebebi oluşturabilmesi için “hastalığın” resmî sağlık kurulu raporu ile “ağır ve tedavi edilemez nitelikte” olduğunun belirlenmiş olmasının gerektiği gibi ayrıca “altsoy için tehlike oluşturup oluşturmadığının da” tespit edilmiş olması gerekir. Evlendirme Yönetmeliğinin 20. maddesi ile “…Resmî veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarından alınacak sağlık raporu/resmi sağlık kurulu raporu,…” raporun şeklini ise maddenin devamında “…Sağlık raporuyla ilgili usul ve esaslar, sağlık alanında ki değişen ve gelişen şartlar da dikkate alınmak suretiyle Sağlık Bakanlığınca yayımlanacak genelgeyle,…” şeklinde açıklanmıştır.
29. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı hakkında dava dilekçesinde dayanılan psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarına yönelik mahkemece yapılan yargılamada, 26.12.2013 tarihli sağlık raporunun alındığı, alınan raporda “kişinin herhangi bir akıl hastalığının olmadığı” tespitinin yapıldığı, bu raporun da hükme esas alınarak davacının nisbi butlan hukuksal sebebine dayalı evliliğin iptali istemi hakkında ret kararı verildiği anlaşılmıştır. Davacının yanılma ve aldatma sonucu evlilik iradesinin sakatlandığı gerekçesiyle evliliğin iptalini talep ettiği davasında TMK’nın 150/2 maddesi kapsamında davalıya ilişkin “davacı erkek ya da altsoyu için ağır tehlike oluşturan bir hastalığının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise, hastalığın tedavi edilebilir nitelikte olup olmadığı” yönünde tam teşekküllü bir devlet hastanesi ya da üniversite hastanesinden aldırılacak heyet raporuyla tespiti sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, mahkemece 26.12.2013 tarihli raporun hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğunun kabulüyle hükme esas alınarak, davacının TMK’nın 150/2 maddesine dayalı nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali talebinin reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bipolar akıl Hastalığına Dayanılarak Süresiz Olarak Mutlak Butlan İleri Sürülebilir mi?
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2712 E. , 2020/988 K. “Somut olayda uyuşmazlık konusu, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali istemine dayanmaktadır. Daimi surette ayırt etme gücünden yoksun olan kişi, evlenme sözleşmesi yapamaz; yapmışsa yapılan evlenme batıldır (TMK m. 145 b.2). Ancak TMK’nın 147/2. maddesinde “…Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir,…” hükmü düzenleme altına alınmıştır. Bu maddeye göre, ayırt etme gücü olmayan bir kimse, evlenme sözleşmesi yapıldıktan sonra ayırt etme gücüne kavuşmuşsa, artık savcı, ilgililer ve diğer eşin mutlak butlan davası açamayacağı belirtilmiştir. Aynı husus evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olan eşin daha sonradan iyileşmesi ve bu durumun sağlık raporu ile de belgelenmesi hâlinde de geçerlidir. Bu iki hâlde (TMK m. 145 b.2-3), yani ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan eş veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir. Burada hemen belirtilmelidir ki; ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eşin açabileceği butlan davasından ise “nisbi butlanla evliliğin iptali” davasını anlamak gerekir. Bu bakımdan ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş TMK’nın 152. maddesinde öngörülen süreler içerisinde dava açmazsa, artık o evliliğin hükümsüzlüğü ileri sürülemeyecektir (Dural, M/ Öğüz, T/ Gümüş, A: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, İstanbul 2019, s. 86-87).
18. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun 30.04.2014 tarihli raporu ile davalı hakkında “…Kişide (Bipolar Affektif Bozukluk) denilen (manik) ve (deresif) ataklarla seyreden ve arada tam bir akli sağlık içinde olduğu, serbest ara devrelerden oluşan ruhsal rahatsızlığın hâlen remisyon (iyilik) hâlinin saptandığı, ancak dava dosyasında mevcut tıbbi belgelerde evlilik tarihinden bir hafta önce 06.06.2012 tarihindeki Özel Erciyes Hastanesi’nde yapılan muayenesine ait bulgular ve evlilik tarihinden yaklaşık bir ay sonra Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’ndaki 13.07.2012 giriş 31.07.2012 çıkış tarihli Bipolar Affektif Bozukluk (mixt epizod psikotik özellikli) tanısı dikkate alındığında evlilik tarihinde şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan bu akıl hastalığının etkisinde olduğu tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre P… P….’ın evlenme tarihi olan 13.06.2012 tarihinde fiil ehliyetine haiz olmadığı oy birliği ile mütalaa,…” edilmiştir. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasında evlenme tarihi itibari ile davalının TMK’nın 145/b.2-3. maddelerinde belirtildiği şekilde ayırt etme gücüne sahip olmadığı gibi evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının etkisinde olduğu yönünde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; davalıda sabit olan Bipolar Affektif Bozukluk denilen manik ve deresif ataklarla seyreden, serbest ara devreler arasında kişinin akli sağlık içinde olabildiği bu tür akıl hastalığının muayene esnasında “remisyon (iyilik)” döneminde olmasının hastalığın iyileştiği anlamına gelip gelmediği noktasında toplandığına göre; dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilerek, davalının evlenme tarihi itibari ile evlenmeye engel derecede akıl hastası olduğu ve bu hastalığın etkisiyle ayırt etme gücünden yoksun bulunduğu, muayene tarihinde ise mevcut hastalığın remisyon döneminde olduğu, remisyon sözcüğünün kelime anlamının “kronik hastalığı olduğu bilinen kişilerde hastalık aktivitesinin bulunmadığı durumlar için kullanılan tıbbi bir terim” olduğu, bu açıklama karşısında remisyon teriminin Kanun’un 147/2. maddesinin aradığı anlamda tam bir iyileşmeyi kapsamadığının anlaşılması karşısında, mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptaline karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir.”
Yani kişi arada kendine gelse ve iyi olduğu dönemler de olsa yargıtay hastalığı bir bütün olarak değerlendirmektedir.
Halihazırda Evliyken 2. Kez Evlilik Yapanın 2. Evliliği İptal Edilir.
Yurt dışında birden fazla kadınla evlenmenin yasal olduğu ülkelerde 2 kadınla evlenen kişi Türkiye’ye göçerse 2. evliliği iptal edilir. Bu davayı ilgililer açabileceği gibi savcı da açabilir. Çünkü 2. evlilik mutlak butlanla batıldır.
2. Hukuk Dairesi 2023/5004 E. , 2024/3734 K.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların Afganistan vatandaşı olduklarını, bu dönem içerisinde davalı erkeğin ilk eşiyle 1995 yılında, ikinci evliliğini 2000 yılında yaptığını, sonrasında ülkemize göç eden davalıların 09.05.2019 tarihli 1093 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile Türk vatandaşlığına alındığını, bir kişinin iki evlilik yapmasının Türk kamu düzenine ve 4721 sayılı Kanun’un 145 inci maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirterek davaname ile açılan sonradan yapılan evliliğin iptaline yönelik savcılık mütalaasına uygun şekilde davanın kabulü ile; …. İle ….’nin 17.11.2000 tarihinde gerçekleştirilen evliliğin iptaline karar verilmiştir.