Boşanma Davası Açılması Sadakat Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırmaz

Boşanma davası açılmış olsa bile eşler arasında nikah bağı sürdüğü için sadakat yükümlülüğü devam eder. Bu nedenle dava sürecinde tarafların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekir.

Henüz mahkeme kararıyla evlilik sona ermemişken, bir eşin üçüncü bir kişiyle duygusal veya cinsel ilişki yaşaması, sadakat yükümlülüğünün ihlali anlamına gelir. Bu durum, yalnızca boşanma sebebi olmakla kalmaz, aynı zamanda manevi tazminat talebine de gerekçe olabilir.

Dava Sürecinde Yeni İlişki Tazminat Sebebidir

Bu tür davranışlar, özellikle kusur dağılımında belirleyici olur ve mahkemenin tazminat ve nafaka kararlarını etkileyebilir.

Boşanma davası açıldıktan sonra yaşanan sadakat ihlalleri, ayrıca bir boşanma davasının konusunu oluşturabilir.

Dava Süresince Zina Yaşanmışsa İspatı Halinde Mal Rejimi Davasını Etkiler

Zina, Kusur Değerlendirmesinde Ağır Kusur Sayılır

Türk Medeni Kanunu’na göre zina, evliliği temelden sarsan ve affedilmesi beklenemeyecek ağır bir kusur olarak kabul edilir. Eğer bir eş, boşanma davası açıldıktan sonra başka biriyle ilişki yaşarsa ve bu durum delillerle ispat edilirse, mahkeme tarafından zina nedeniyle ağır kusurlu sayılır.

Mal Rejimi Davalarında Zinanın Önemi

Boşanma ile birlikte mal rejimi tasfiyesi yapılırken, her iki taraf edinilmiş mallar üzerinde eşit hakka sahiptir. Ancak Türk Medeni Kanunu’nun 236. maddesi uyarınca:

“Boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olan eş, artık değerden alacak olan pay oranında hâkim tarafından haklı sebeple azaltma yapılabilir veya tamamen kaldırılabilir.”

Bu hükme göre:

  • Zina yapan eş ağır kusurlu sayıldığında,
  • Mahkeme bu eşin artık değerden alacağı payı azaltabilir veya sıfırlayabilir.

Sıkça sorulan sorular:

Boşanma davası sürerken başka biriyle ilişki yaşamak suç mu?
TCK kapsamında suç delilse de boşanma davasında ağır kusur teşkil eder Evlilik yasal olarak sona ermeden başka biriyle ilişki yaşamak, sadakat yükümlülüğünün ihlalidir ve boşanma sebebi sayılır.

Sadakat yükümlülüğü boşanma davası açılınca sona erer mi?
Hayır. Boşanma kararı kesinleşene kadar sadakat yükümlülüğü devam eder.

Zina mal paylaşımını etkiler mi?
Evet. Türk Medeni Kanunu’na göre zina ispatlanırsa, zina yapan eşin mal paylaşımındaki hakkı hâkim tarafından azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir.

Boşanma davası açıldıktan sonra yaşanan ilişkiler yeni dava sebebi olur mu?
Evet. Dava sırasında yaşanan sadakat ihlalleri yeni bir boşanma davasına konu edilebilir.

İmam nikahlı bir kadın alıp dava kaç yıl sürerse sürsün kendi düzenini çoktan kurmuş olacağını söylüyor?

İlginizi çekebilir:  Boşandım ama neden hala nüfusta evli görünüyorum?

İmam nikahına dair deliller, aynı evde yaşamaya başlama, başka kadından olan çocuğu nüfusta tanıma, düğün yapma zina olgusuna delildir.


T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/1895
K. 2015/15882
T. 15.9.2015
* BOŞANMA DAVASININ SINIRLARINI ÖN İNCELEME AŞAMASINA KADAR BİLDİRİLMİŞ VAKIALARIN ÇİZDİĞİ (Mahkemece Ancak Bu Vakıalar Hakkında İnceleme ve Değerlendirme Yapılabileceği/Aksi Halde Talebin Dışına Çıkılması Sorununun Doğacağı – Boşanmada Yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na Tabi Olması ve Sadakat Yükümlülüğüne İlişkin Bir İstisna 4721 Sayılı Medeni Kanun’da Bulunmadığından Dava Açıldıktan Sonra Gerçekleşen Olayın Hükme Esas Alınmaması Gerektiği)
* BOŞANMA DAVASI AÇILDIKTAN SONRA TARAFLARIN SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ (Eşlerin Birbirine Sadık Kalma Yükümlülüğü Sona Ermese de Bu Yükümlülüğün Ön İnceleme Aşaması Tamamlanıncaya Kadar Usulüne Uygun Şekilde Dayanılmayan Vakıalara Dayanma ve Bu Vakıalara İlişkin Delil Sunma Hakkını Vermeyeceği/Davacıya Kusur Olarak İsnat Edilen Sadakatsizlik Eylemi Dava Açılmasından Sonra Meydana Gelmiş Olduğundan Hükme Esas Alınamayacağı)
* SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRILIK (Boşanma Davası Açılmasının Eşlerin Sadakat Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırmayacağı – Sadece Ön İnceleme Aşaması Tamamlanana Kadar Usulüne Uygun Şekilde Bildirilmiş Olan Vakıaların Boşanma Davalarının Sınırını Çizdiği ve Mahkemece Ancak Bu Vakıalar Hakkında Değerlendirme Yapılabileceği/Davadan Sonra Oluşan Vakıaların Görülmekte Olan Boşanma Davasında Hükme Esas Alınamayacağı/Her Davanın Açıldığı Tarihteki Şartlara Tabi Olduğu)
* ÖN İNCELEME AŞAMASI TAMAMLANDIKTAN SONRA OLUŞAN VAKIALARIN YENİ BİR DAVANIN KONUSU YAPILMASI GEREĞİ (Her Ne Kadar Dava Açılmasına Rağmen Sadakat Yükümlülüğü Devam Etse de Usul Kuralları Emredici Olduğundan ve Medeni Kanun’da Tahkikat Aşamasında Meydana Gelen Cinsel Sadakatsizlik Dahil Bir İstisnaya Yer Verilmemiş Olduğundan Olayın Ancak Yeni Bir Davanın Konusu Yapılabileceği/Birleştirilerek Görülecek Yeni Davada Bu Sebeple Boşanma Kararı Verilebileceği)
* DAVADAN SONRA OLUŞAN VAKIALARIN GÖRÜLMEKTE OLAN BOŞANMA DAVASINDA HÜKME ESAS ALINAMAYACAĞI (Boşanma Davası Açılması Sadakat Yükümlülüğünü Ortadan Kaldırmasa da Boşanmada Yargılama 6100 S.K.’na Göre Yapıldığından Tarafların Ön İnceleme Aşaması Tamamlanıncaya Kadar Usulüne Uygun Şekilde Dayanılmayan Vakıalara Dayanma ve Bu Vakıalara İlişkin Delil Sunma Hakkının Olmadığı – Olayın Ancak Yeni Açılacak Boşanma Davasında İleri Sürülebileceği)
4721/m. 184, 185/3
6100/m. 25/1, 33, 119, 137, 140/3, 141/1, 187
ÖZET : Boşanma davasının açılması durumunda eşlerin sadakat yükümlülüğü ortadan kalkmasa da boşanma davalarında uygulanacak yargılama usulü emredici olarak düzenlenmiş olduğundan eşlerin sadakat yükümlülüğünün evlilik süresince geçerli olmasına ilişkin maddi hukuk kuralı taraflara ön inceleme aşaması tamamlanıncaya kadar usulüne uygun şekilde dayanılmayan vakıalara dayanma ve bu vakıalara ilişkin delil sunma hakkını vermediğinden mahkeme ön inceleme sonuç tutanağında yer alan ve taraflarca imzalanarak kabul edilen çekişmeli vakıaları gösteren tutanak esas alınmak suretiyle yürütmek zorundadır. Başka yoldan gidilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakati ile mümkündür. Somut olayda, mahkemece davalı karşı davacıya kusur olarak isnat edilen sadakatsizlik eylemi dava açılmasından sonra meydana gelmiştir. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davadan sonra oluşan vakıalar görülmekte olan boşanma davasında hükme esas alınamaz, ancak yeni bir dava konusu yapılır ve ispat edilirse birleştirilerek görülecek yeni boşanma davasında bu sebeple boşanma kararı verilebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı tarafından, kocanın davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Eşler birbirine sadık kalmak zorundadırlar (TMK.md. 185/3). Bir boşanma davasının açılması durumunda eşlerin sadakat yükümlülüğü elbette ortadan kalkmaz. Bunun aksi de düşünülemez. Nitekim boşanma davasının açılmasıyla eşler arasındaki cinsel sadakat yükümlülüğünün “kalktığına” ve dava tarihinden sonra gerçekleşen sonraki cinsel sadakate aykırı davranışların “yeni bir dava” konusu yapılamayacağına ilişkin bugüne kadar alınmış hiçbir Yargıtay kararı da bulunmamakladır. Boşanma davalarında uygulanacak yargılama usulü Türk Medeni Kanununun 184 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile emredici olarak düzenlenmiş olduğundan eşlerin sadakat yükümlülüğünün evlilik süresince geçerli olmasına ilişkin “maddi hukuk kuralı” Taraflara ön inceleme aşaması tamamlanıncaya kadar usulüne uygun şekilde dayanılmayan vakıalara dayanma ve bu vakıalara ilişkin delil sunma hakkını vermez.
Boşanma davasına bakan mahkeme yargılamayı Türk Medeni Kanununun 184 ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. 119. 129. 137. 140/3 ve 187. hükümlerinde yer alan emredici düzenleme sebebiyle ön inceleme sonuç tutanağında yer alan ve taraflarca imzalanarak kabul edilen çekişmeli vakıaları gösteren tutanak esas alınmak suretiyle yürütmek zorundadır. Ön inceleme sonuç tutanağı boşanma davasının yol haritasıdır. Başka yoldan gidilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakati ile mümkündür (HMK.md.141/1) Ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde ileri sürülmemiş olan vakıalar, mahkemece kendiliğinden incelenemeyeceği gibi, hakim onları hatırlatacak hallerde dahi bulunamaz (HMK.md.25/1). O halde, sadece ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde (HMK. md.141) bildirilmiş olan vakıalar boşanma davalarının sınırını çizmekte ve mahkemece ancak, bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmekledir. Aksinin kabulü: davacının dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dahil, yargılamanın hangi aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde “boşanmada yargılama usulü” ayrıca düzenlenmiş: anılan maddenin ilk fıkrasında “Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir.” hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının “genel yargılama usulüne” tabi olduğu belirtilmiştir. Boşanmada genel yargılama usulünün uygulanmasına ayrık olan kurallar ve uygulanması özel usuller, Türk Medeni Kanununun 184. maddesinde sınırlı olarak belirtilmiş olmasına karşın; bu sınırlamalar ve istisnalar içinde, tarafların usulüne uygun şekilde dayanmadığı vakıaların ve özellikle tahkikat aşamasında meydana gelen boşanma sebebi oluşturan cinsel sadakatsizlik dahil her türlü vakıanın değerlendirmede esas alınacağına dair özel bir düzenlemeye bir başka deyişle istisnaya yer verilmemiştir.
Ön inceleme aşaması tamamlanana kadar usulüne uygun şekilde (HMK. md. 141) dayanılmayan bir vakıanın, tahkikat aşamasında gerçekleştiğinden bahisle davalıya kusur olarak yüklenmesine, açıklanan “emredici usul kuralları” sebebiyle imkan bulunmamaktadır.
Davacı-karşı davalının açtığı boşanma davası, davalı karşı davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesi ile kabul edilmiştir. Ne var ki mahkemece davalı karşı davacıya kusur olarak isnat edilen sadakatsizlik eylemi dava açılmasından sonra meydana gelmiştir. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davadan sonra oluşan vakıalar görülmekte olan boşanma davasında hükme esas alınamaz, ancak yeni bir dava konusu yapılır ve ispat edilirse birleştirilerek görülecek yeni boşanma davasında bu sebeple boşanma kararı verilebilir. Mahkemece davalı-karşı davacıya başka bir kusur da isnat edilmemiştir, gerçekleşen bu duruma göre, davacı-karşı davalının davasının kabulü ve tarafların eşit kusurlu kabul edilerek davalı-karşı davacı kadının tazminat taleplerinin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA. bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere (2.) bentteki bozma sebebinde oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle 15.09.2015 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun ikinci bentteki bozma kararına katılmıyorum. 15.09.2015

4.8/5 - (5 votes)

Paylaş:

Daha Fazla Yazı

Mesaj Gönderin

Whatsapp danışma için tıklayın