1-Evet öder. Aşağıda verdiğim ilk içtihatta görüleceği üzere mahkemece belirlenen şahsi münasebet tarihlerinde baba çocuğu yanına alsa da, nafakaya dair kurulan hükümlerde şahsi münasebet günlerinde nafaka ödenmeyeceğine dair hüküm ollmadığından nafakanın kesintisiz şekilde ödenmesi gerekir.
2-Eğer çocuk daimi şekilde velayetinin verildiği kişiyle değil nafaka borçlusu tarafla yaşamaya başlarsa, nafaka ödenmez.
Şahsi münasebetle ilgili detaylı bilgi için linkteki yazıyı inceleyin
1 nolu içtihat
8. Hukuk Dairesi 2013/1135 E. , 2013/5177 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı ve davalı taraflarından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Alacaklı vekilinin sair temyiz itirazları yeride değil ise de ,
Müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası alacağının tahsili amacıyla nafaka borçlusu baba hakkında ilamlı takip başlatılmıştır. Borçlunun çocukların devamlı yanında kaldığı bu nedenle borcu olmadığı itirazı üzerine, İcra Mahkemesi’nce tanık beyanları nazara alınarak, çocuklardan … reşit olduğu tarihe kadar babasının yanında kaldığı, … da Şubat 2005 yılına kadar baba yanında kaldığı ve sonraki dönemde de hafta sonları, sömestr ve yaz tatilleri ile dini bayramlarda baba yanında kaldığının tespitiyle, bu günlere ilişkin nafaka borcu mahsup edilerek sonuca gidildiği görülmektedir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 08/10/1997 tarih ve 1997/12-517 Esas – 1997/776 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere “ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. O nedenle sınırlı yetkili İcra Mahkemesi’nce ilamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez.”
Somut olayda takip dayanağı ilamda velayeti anneye verilen çocuklar ile babanın, her ayın ilk ve üçüncü cumartesi – pazar, dini bayramların 2. ve 3. günlerinde, her yılın Temmuz ayının ilk 15 günü devamlı kalınarak görüşmeleri suretiyle kişisel ilişkinin düzenlenmesine karar verildiği, bu günlerde babanın nafaka borcundan sorumlu olmadığına dair bir hükmün bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda Mahkemece, ilamda çocukla şahsi münasebet tesisi kurulan günlerde ve muhtelif günlerde çocuğun baba tarafından alınmış olması, çocuğun belli bir süre baba yanında kaldığı anlamında kabul edilemez. Şubat 2005 yılından itibaren (fiili ayrılık döneminde) ise müşterek çocuk… nafakasının tamamının ödenmesi gerekir.
Bu durumda nafaka borcu açıklanan çerçevede hesaplanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken belirtilen bu hususlar gözardı edilerek yapılan hesaplama ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik borçlu vekilinin temyiz isteminin incelenmesine yer olmadığını, taraflarca HUMK’nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İ.İ.K. Nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 08.04.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi.
2 nolu içtihat
8. Hukuk Dairesi 2015/15599 E. , 2018/332 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Borçlu vekili, müvekkili aleyhine nafaka alacağı ilamına dayalı ilamlı takip başlatıldığını, ancak nafakaların düzenli olarak ödendiğini, Haziran 2013 yılından itibaren müşterek çocukların müvekkilinde kaldığını belirterek faizi ile birlikte talep edilen 6.000,00 TL iştirak nafakası yönünden takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece velayetin değiştirilmesi kararının 01.10.2014 tarihinde kesinleştiği, velayetin değiştirilmesine ilişkin mahkeme kararında iştirak nafakasının kaldırılmasına yönelik bir talep ve hüküm bulunmadığından nafakanın 01/10/2014 tarihine kadar sürdüğü, takipte talep edilen alacağın bu tarihten öncesine ait olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş olup hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir.
Yargıtay’ın süreklilik kazanan içtihatlarında; lehine nafakaya hükmedilen çocuk yönünden borçlunun nafaka ödemekle sorumlu tutulabilmesi için çocuğun alacaklı yanında bulunmasının gerektiği, borçlunun çocuğun kendisi yanında kaldığı iddiasında bulunması halinde, bu iddianın tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği kuralı benimsenmiştir.
Somut olayda, takip dayanağı … 2. Aile Mahkemesi’nin 20.01.2012 tarih 2012/25 Esas 2012/22 Karar sayılı ilamı ile müşterek iki çocuk için kararın kesinleşmesini müteakip 250,00 şer TL iştirak nafakasına hükmedilmiş olup karar 27.02.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Alacaklı vekilince … 4. İcra Dairesi’nin 2014/10726 Esas sayılı takip dosyasında 22.08.2014 tarihli takip talepnamesi ile 27.08.2013 – 27.07.2014 tarih aralığındaki iştirak ve yoksulluk nafakası alacakları talep edilmiştir. … 1. Aile Mahkemesi’nin 03.06.2014 tarih 2014/31 Esas 2014/294 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocukların velayeti babaya verilmiş ve karar 01.10.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Lehine nafakaya hükmedilen çocuklar yönünden borçlunun nafaka ödemekle sorumlu tutulabilmesi için çocuğun alacaklı yanında bulunması gerekir. Borçlu bunun aksini ileri sürerek, müşterek çocukların Haziran 2013 yılından itibaren kendi yanında kaldığını iddia etmekte olup, bu iddiası her türlü delille ispatlanabilir. Borçlu tarafça tanık deliline dayanılmıştır. Buna göre, Mahkemece, müşterek çocukların Haziran 2013 tarihinden itibaren baba yanında kaldığına ilişkin borçlu tanıkları dinlenilmeden karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle ÎİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.